Lyrbe Antik Kenti – Antalya Şıhlar Köyü’nde yer alan antik kentin önerilen ilk adı Seleukeia, gemicilerin el kitabı olan Stadiasmus Maris Mayni’ye dayanarak ileri sürülmüştür. Ancak günümüzde kentin Side diliyle yazılmış bir yazıtında söz edilen kutsal alana dayanarak bir dağ kenti kimliğiyle eski bir Pamfilya kenti olan Lyrbe olması gerektiği, Seleukeia’nın Manavgat Çayı ile ulaşılabilen başka bir noktada bulunması gerektiği kanısı ağırlık kazanmaktadır. Üç tarafı derin yarlarla çevrili olduğu için kentin sadece güney yönünde bugüne kadar oldukça iyi korunmuş surlar bulunmaktadır. Şehre güneyden girişi sağlayan anıtsal kapı, surların hemen hemen ortasında yer almaktadır. Bu kapı, iki anıtsal kule ile sınırlandırılmıştır. Anıtsal kapının her iki tarafından doğu ve batı yönüne kadar uzanan surlar uçuruma kadar devam etmektedir. Surların dış yüzeyi kesme kumtaşı bloklardan düzgün olmayan rektagonal teknikte örülmüştür. Kentin merkezindeki agoranın batı tarafı yamaca yaslatılmış, doğu kıyısına iki katlı yapılar yerleştirilmiştir. Genel çizgileriyle Helenistik Dönem’e tarihlenen agoranın içine güneydoğudaki anıtsal kapı ile girilmektedir. Bu tetropylon, dört ayaklı kapı tarzında yapılmış ve olasılıkla agoraya sonradan eklenmiştir. Agora’nın batısında bulunan yapılar Galeri I ve II olarak tanımlanmaktadır. Agora’nın kuzey kanadı ise önemli yapılardan oluşmaktadır. Bunlardan Yedi Bilgeler Mozaiği’ni içeren mekân yapısal işlevleri yüzünden kütüphane olarak tanımlanmaktadır. Antik kentin güneybatısında ise üç kısımdan meydana gelmiş bir hamam kompleksi ile iki katlı bir yapı olan kilise yer alır. Nekropol kentin güneydoğu ve güneybatısındadır. Lyrbe, bir dağ yerleşmesi olmakla beraber mevcut kalıntılar, özellikle Roma döneminde oldukça gelişmiş bir kent olduğunu göstermektedir.

Lyrbe Antik Kenti – Antalya

Şıhlar Köyü’nde yer alan antik kentin önerilen ilk adı Seleukeia, gemicilerin el kitabı olan Stadiasmus Maris Mayni’ye dayanarak ileri sürülmüştür. Ancak günümüzde kentin Side diliyle yazılmış bir yazıtında söz edilen kutsal alana dayanarak bir dağ kenti kimliğiyle eski bir Pamfilya kenti olan Lyrbe olması gerektiği, Seleukeia’nın Manavgat Çayı ile ulaşılabilen başka bir noktada bulunması gerektiği kanısı ağırlık kazanmaktadır.

Üç tarafı derin yarlarla çevrili olduğu için kentin sadece güney yönünde bugüne kadar oldukça iyi korunmuş surlar bulunmaktadır. Şehre güneyden girişi sağlayan anıtsal kapı, surların hemen hemen ortasında yer almaktadır. Bu kapı, iki anıtsal kule ile sınırlandırılmıştır. Anıtsal kapının her iki tarafından doğu ve batı yönüne kadar uzanan surlar uçuruma kadar devam etmektedir. Surların dış yüzeyi kesme kumtaşı bloklardan düzgün olmayan rektagonal teknikte örülmüştür. Kentin merkezindeki agoranın batı tarafı yamaca yaslatılmış, doğu kıyısına iki katlı yapılar yerleştirilmiştir.

Genel çizgileriyle Helenistik Dönem’e tarihlenen agoranın içine güneydoğudaki anıtsal kapı ile girilmektedir. Bu tetropylon, dört ayaklı kapı tarzında yapılmış ve olasılıkla agoraya sonradan eklenmiştir. Agora’nın batısında bulunan yapılar Galeri I ve II olarak tanımlanmaktadır. Agora’nın kuzey kanadı ise önemli yapılardan oluşmaktadır. Bunlardan Yedi Bilgeler Mozaiği’ni içeren mekân yapısal işlevleri yüzünden kütüphane olarak tanımlanmaktadır. Antik kentin güneybatısında ise üç kısımdan meydana gelmiş bir hamam kompleksi ile iki katlı bir yapı olan kilise yer alır. Nekropol kentin güneydoğu ve güneybatısındadır. Lyrbe, bir dağ yerleşmesi olmakla beraber mevcut kalıntılar, özellikle Roma döneminde oldukça gelişmiş bir kent olduğunu göstermektedir.